Anadolu Rock'ın önemli temsilcilerinden Ersen, 1950 yılının Haziran ayında İstanbul Fatih'te doğdu. Annesi Karadeniz'den, babası ise Selanik taraflarından İstanbul'a gelip yerleşmişti. Çocukluğundan itibaren müziğe hep ilgi duyan Ersen, babasını "isimsiz bir müzik kahramanı" olarak tanımlıyor ve babasının çok iyi bir keman ustası olduğunu söylüyor. Ersen, ilk olarak müzik çalışmalarına amatörce bir müzik öğretmeninden mandolin dersleri alarak başladı. Daha sonra, gitarın yavaş yavaş ülkemize girmesiyle birlikte Fatih Fener'de Rum asıllı hocası Koçamedanis'ten klasik gitar dersleri almaya başladı. 5-6 sene de klasik keman dersleri aldı.Ersen, bir yandan da amatörce şan dersleri alıyor ve sürekli kendini geliştirmeye çalışıyordu. Ersen, artık düğünlerde, pavyonlar da çalmaya başlamıştı. 1970 yılına gelene kadar birçok ünlü orkestrada çaldı. Bunlar arasında, Milli Orkestra ve Şerif Yüzbaşıoğlu'nun Orkestrası da vardı. Önceleri, dans orkestralarında çalan Ersen, bir fuar döneminde İzmir Fuar'ındaki Numune Gazinosu'nda Cem Karaca ve Moğollar'la tanıştı. Her ne kadar, Cem Karaca'yı İstanbul'dan tanısa da burada gerçek anlamda tanıştılar ve Cem Karaca, ona kartını vererek İstanbul'da yanına uğramasını söyledi.
1969 yılında ilk 45'liği "Olvido/Ak Güvercin" Türkofon'dan piyasaya çıktı. Gitarda Ünol Büyükgönenç'in eşlik ettiği bu plağı, ikinci 45'liği takip etti: "Sevmek Gunah mı?/Tek Kadın".
1970 yılında bir yandan kendi adına 45'likler çıkartan Ersen, diğer yandan da Moğollar'ın "Ternek/ Haliçte Güneşin Batışı" 45'liğinde vokalist ve elektro kemancı olarak yer alır.1972 yılında Hürel kardeşlerle, Diskotür adına son 45'liği "Dertli Kaval/Beni Hor Görme Kardeşim"i kaydetti.Bu albümün ilgi görmesi üzerine Şerif Yüzbaşı Orkestrası'dan ayrılan Ersen yüklü bir ücretle Şahinler Plak'a transfer oldu ve "benim en büyük müzikal çıkışım" dediği "Kozan Dağı" isimli 45'liğini yayınlandı. Kozan Dağı gerçekten gördüğü ilgi ile kısa sürede listelerde bir numaraya tırmanır ve Ersen'in ilk bir numara 45'liği olarak Türk müzik tarihinde yerini alır.Seyhan Karabay'ın bass, ıklığ,akustik gitar; Taner Öngür'ün bass, akustik gitar, kaşık ve Hüseyin Sultanoğlu'nun bateri, bongo çaldığı bu 45likten sonra "Sor Kendine/Garip Gönlüm" 45liğini piyasaya sürdü.Bu 45'likten sonra Türk ve dünya müzik piyasasında eşine benzerine rastlanmayacak bir olay olur ve Kardaşlar'la beraber çalışmakta olan Cem Karaca Moğollar'a; Moğollar'la çalışmakta olan Ersen Kardaşlar'a girer.
Kardaşlar'la 2 single çıkarttıktan sonra, grubun isminin değişmesini kararlaştırdılar ve Ersen, "kuzeyin kardaşları varsa doğunun dadaşları var" deyip "Ersen ve Kardaşları", "Ersen ve Dadaşlar" olarak değiştirdi. Artık, "Cem Karaca ve Moğollar" ile "Ersen ve Dadaşlar" vardı ve tatlı bir rekabet başlamıştı. Bu dönemde, Ersen ve Dadaşlar, Zeki Müren'in program kadrosuna dahil oldular. Kimse buna inanamadı hatta son güne kadar Ersen bile!.. Çünkü, o dönemde Zeki Müren'le çalışmak büyük bir payeydi. Ersen ve Dadaşlar, bu programda da başarılı oldular ve Zeki Müren'in iltifatını kazandılar.
Aşık Veysel'in, Aşık Mahsuni Şerif'in, Muhlis Akarsu vd. eserlerinin yanında söz ve müziği kendine ait parçalarıda seslendiren Ersen Dadaşlar'ın 45'liklerini şöyle sıralayabiliriz: "Gafil Gezme Şaşkın/Güzele Bak Güzele", "Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm/Yedin Beni", "Dostlar Beni Hatırlasın/Üç Kız Bir Ana", "Ekmek Parası/Zalım".Uzun süre, listelerde hep zirvede kalan grup, bir süre sonra müziğe ara verdi.
80'li yıllarda Rock müziğin içindeki çıkmazdan dolayı Dadaşlar'sız yola devam Ersen, bir ara arabesk müziği tarzındada çalışmalarda bulunmasına rağmen, 1993 yılındaki "Ersen Ustadan Kuru Fasulye" isimli albümünden sonra müzik çalışmalarına nokta koydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder